Home » Hasan Özdoğan (Ali Haydar-Uzun)
Hasarı Özdoğan

Hasan Özdoğan (Ali Haydar-Uzun)

Ölümsüzleştiği tarih: 24 Ocak 1994

1956’da köylü bir ailenin çocuğu olarak Dersim’in Nazimiye ilçesinde doğdu. Kısa sürede devrimci düşüncelerle tanışan Hasan Özdoğan (Ali Haydar- Uzun), TKP/ML TİKKO saflarında yerini aldı. Dersim’de gerilla faaliyeti yürüttüğü sırada 1992 ilkbaharında Topçam dağlarına 2 Nolu ABK üyesi olarak görevlendirildi. Bir buçuk yıl bu görevini layıkıyla yerine getiren Hasan Özdoğan, TİKKO Genel Komutanlığınca Bölge Komutanlığı yedek üyeliğine atandı. Sonra, görev bölgesi değiştirilerek Artvin grubunun komutan yardımcılığına verildi. 1993 yılında Topçam’dan yeni bölgesine gitmek için ayrılma hazırlığı yapan Özdoğan, 6-1 silahını öperek bir yoldaşına “silahıma iyi bak. Kaç yıldır ben ona, o bana iyi baktı” dediği sonradan bir yoldaşı tarafından ifade edilmiştir. Hasan Özdoğan 24 Ocak 1994’te Artvin Yusufeli’ndeki çatışmada ölümsüzleştiğinde TKP/ML Üyesi, Karadeniz Bölge Komutanlığı yedek üyesi ve komutan yardımcısıydı.

YUSUFELİ ŞEHİTLERİ

3 Ocak 1994’te Nilüfer Atav’ın ölümsüzleşmesinden sonra gerilla birliği, Yusufeli Karakolunu basmaya karar verir. Kamulaştırılan bir mi- nübüsle yola çıktıklarında aramaya denk gelince 24 Ocak 1994 tarihinde Artvin’in Yusufeli ilçesinde TC güçleri ile TİKKO gerillaları arasında çatışma çıkar. Çıkan çatışmada TKP/ML ve TİKKO Genel Komutanlık üyesi aynı zamanda Karadeniz Bölge Komutanı olan Erhan Öztürk, TKP/ML Üyesi, Bölge Komutanlığı Yedek Üyesi ve Bölge Komutan Yardımcısı Hasan Özdoğan, TKP/ML Üyesi ve Siyasi Komiser İhsan Şimşek TKP/ML Üyesi ve TİKKO savaşçısı Muharrem Kaya Karadeniz’i kızıllaştırarak ölümsüzleşirler.

Ocak 2004 tarihli İşçi Köylü dergisinde Hasan Özdoğan yoldaşın ailesi ile yapılan röportajı aşağıda paylaşıyoruz:

3 Ocak 1994’te Nilüfer Atav ve 9 Ocak 1994’te Adem Asal’ın katledilmesinin ardından, şehitlerin hesabını sormak için Halk Ordusu gerillaları bir minibüsü kamulaştırarak Yusufeli Karakolunu basmaya karar verirler. Bu amaçla yola çıkan gerillalar yolda aramaya denk gelince, devlet güçleriyle aralarında çatışma çıkar. 24 Ocak 1994’te çıkan çatışmada Genel Komutanlık Üyesi ve Karadeniz Bölge Komutanı olan PP üyesi Erhan Öztürk, PP üyesi Karadeniz Bölge Komutanlığı Yedek üyesi ve komutan yardımcısı Hasan Özdoğan, PP üyesi ve siyasi komiseri olan İhsan Şimşek ve PP üyesi Muharrem Kaya şehit düşer. Katledilişlerinin 10. yılında Hasan özdoğan’ın eşi ve çocuklarıyla yaptığımız söyleşiyi yayınlıyoruz.

-Bize Hasan Özdoğan’ın hayatını ve çevresiyle olan ilişkilerinianlatabilir misiniz?

-Pakize Özdoğan (Eşi): Ben Hasan’la aynı köydenim. Zaten benim akrabam oluyor. Hasan benim halamın oğlu. Bu yüzden çocukluğumuz da beraber geçti. Hasan ilkokul 5. sınıfa kadar okudu. Hasan’ın çocukluğu köyde geçti. Arkadaşlarıyla arası çok iyiydi. Onlarla çok iyi geçiniyordu. Köyde arkadaşlarıyla, komşularıyla arası iyiydi.
Komşuları onu çok seviyordu. Hep ondan bahsediyorlardı. Hasan’ın kimseye bir kötülüğü yoktu. Birisinin başına birşey gelse, Hasan hemen yardımcı oluyordu. Gençliğinde Tekirdağ’a gitti.
Bekarken de sevdik, sonra da birlikte kaçtık. Daha sonra köye geri döndük. Ailelerimiz bizi karşıladılar ve düğün yaptık. Askere gidip geldi. Askerlikten sonra ise İstanbul’a ve Tekirdağ’a çalışmaya gitti. Hasan çocuklarını çok seviyordu. Hasan’la 5 çocuğumuz var. Hep onlara sarılıp öpüyordu.
Zaten çalıştığı için ayda yılda bir geliyordu. 15-20 gün kalıyordu.

-Devrimci düşüncelerle nasıl tanıştı?

-Pakize Özdoğan: Biz evlendikten sonra köye gerillalar gelip gidiyordu. Onlarla sürekli konuşuyordu, tartışıyordu. Ben ne konuştuklarını bilmiyordum. Onlarla çok iyi anlaşıyordu, sürekli konuşuyorlardı. Gerillalar gece geliyorlardı. Bizim yanımızda konuşmuyorlardı. Onlardan çok etkileniyordu.
Tekirdağ’da çalıştığı zaman Yunanistan’a gitti. Orada kapma katılmış. 7-8 ay kaldı. Zaten artık devrimci olmuştu. Bir süre eve gelmedi, eve geldiğinde devrimci olduğunu söylüyordu. Devrimciliği anlatıyordu hep.
Gerillaya giderken birşey söylemedi. Bir ara burada (İzmir’de) ablasına gitmiş. Ona “çocuklarımı, karımı çok özledim” demiş. Devrimci olduğunu duyduğumda hoşuma gitti. Çünkü halk için, bizim için mücadele etti.

-Şehit düştüğünü nasıl öğrendiniz, cenazeyi anlatabilir misiniz?

-Pakize Özdoğan: Bizim İstanbul’da akrabalarımız var. Onlar Hürriyet gazetesini almışlar. Artvin’de 4 kişinin öldürüldüğü yazıyormuş. Gazetede Hasan’ın da resmi varmış. Sonra bizi aradılar. Hasan’ın şehit düştüğünü öğrenince çok üzüldük. Kayınlarım da Artvin’e cenazeyi almaya gittiler. Cenazeye gelirken asker çok baskı yapmış. Cenaze Nazimiye’ye getirilirken engellenmişler. Askerler “bu cesedi yakarız” gibi şeyler söylemiş. Kaynım da üstlerine atlamış, eğer Onu yakarsanız beni de yakmanız gerekir” demiş. Cenazeyi Nazimiye’ye sokmadılar. Bizimkiler de Elazığ’a gidip, cenazeyi Karakoçan tarafından getirdiler. O zaman devlet çok baskı yaptı. Biz de üzüldük, ağladık. Sonra Hasan’ı toprağa verdik. Cenazeye arkadaşlarımız, komşularımız katıldı. Ben yoldaşlarını görmedim. Onlar da katılsaydı daha iyi olurdu, sevinirdik. Ama epey bir insan vardı. Köylüler sahiplendi Hasan’ı, kalabalıktı. Şimdi çok duygulandım, rahat konuşamıyorum.

-Sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

-Özcan Özdoğan (Oğlu): Ben O zamanlar çok küçüktüm. Devrimci olmak babamın kendi düşüncesi. Her şeyi göze almış ki bu işi yapmış. Benim anlatacağım çok şey yok. Babam devrimciydi. Halkımız için, bizler için yaptı bu işi. Kendi isteğiyle çabalayarak vardı oraya. Babam gerillaya gittiğinde ben üç yaşındaymışım. 94 yılına kadar bir daha birbirimizi görmedik. Cenazesi geldiğinde ben ç o c u k t u m , ama çok iyi hatırlıyorum. Babamın öldüğünü öğrenince şok olmuştum.
Cenazeyi gördüm, halen gözümün önünde. Bir şakağından diğer şakağına kadar alnını kesmişler. Vücudu paramparçaydı. Epey bir işkence yapmışlardı vücuduna. Her tarafı mosmordu. Vücudunun birçok yerinde delik vadi. Burnunun ucu mosmordu. Benim babam değil sandım. “Benim babam ölmez” dedim. “Yaşıyor” dedim. Dağ gibi adamdı babam. Yoldaşları babamın ve bütün şehitlerin bayrağını yüksekte tutmalı, yere düşürmemeli.

Cihan Özdoğan: Ben babamın kanının yerde kalmasını istemiyorum. Babam düşünceleri için gerillaya gitti ve şehit düştü.
Babamın ve öteki devrim şehitlerinin hesabının sorulmasını istiyorum. Babamın yoldaşlarından bunu bekliyorum.