Küba’da Castro ile birlikte devrimi gerçekleştiren Ernesto Che Guevara, Bolivya dağlarına, Bolivya’da devrim yapmak için gitmişti.
O bir ülkede devrimi yeterli görmemiş, dünya devrimi gerçekleşmeden ve dünya halkları emperyalizmin boyunduruğundan kurtarılmadan bu mücadeleyi bırakmamıştı. Kendisini tüm dünya halklarının kurtuluşuna adayan enternasyonal devrimci Ernesto Che Guevara emperyalistlerin ve yerli uşaklarının korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
29 Eylül 1967’de Amerikan Haber Ajansı AP, askeri makamlara dayanarak verdiği haberde Bolivya Ordusu’nun 1500 kişiyle Che avına başladığını bildirir.
8 Ekim 1967’de, Che’nin grubu El Yuro vadisinde yüzlerce asker tarafından kuşatılır. Ayaklarondan ağır yaralanan Che tutsak düşer. Higueras’ta okul binasına taşınıp sorgulanır. Hiçbir soruyu yanıtlamaz. Yaralarını tedavi etmezler. 9 Ekim 1967’de saat 13:10’da makineli tüfek salvosuyla vurulur. Katledilen Ernesto Che Guevara’nın cesedi bir av ganimeti gibi sergilenir.
İnançlarımızı değerlerimizi kanla, zulümle bastıramayacağını anlayan sistem, bugün bu değerlerin içini boşaltmak çabasında elinden geleni yapıyor.
“…Özgürlük adına savaşanlar için tek çözüm yolunun silahlı mücadele olduğuna inanıyorum ve bu inanca uygun olarak davranıyorum” diyen Che’nin isyankar, sistemle uzlaşmaz, devrimci kimliği yokedilerek O’na maceracı bir imaj verilmek istenmektedir. Fakat o tüm yaşamını devrime adadı, inandığı değerler doğrultusunda yaşadı ve öldü. Hâlâ bu yolda, bu uğurda yaşayanlar ve ölenler oldukça Binbaşı Ernesto dünya halklarının onurlu mücadelesinde, emperyalizme karşı başkaldırının yaşandığı, silahların kuşanıldığı her toprak parçasında, savaşanların arasında olmaya devam edecektir.
