Ölümsüzleştikleri Tarih: 16-17 Haziran 2005
Ama bilmiyorlar ki
senelerden beri kanları
toprağın özsuyuna karışan
birbiri ardına düşen
özgürlüğün direşken tohumları
kök salacak, yeşerecek bu toprakta!
Önce taze fidan olacak
yaşken eğilen misali
sonra ağaç, ağaçlar orman
öyle bir orman ki
ne kesmekle biten/ne yakmakla tükenen
Kardeşlik ve sevda türküleri
dört bir yana yayılan/sık ve geçit vermez
bir orman..
17 Haziran 2005 tarihinde Dersim’de MKP önder kadrolarının da içinde yer aldığı birliğe saldıran Faşist Türk ordusu 17 devrimciyi hunharca katletti. Her karış toprağında devrimci, ilerici, yurtsever kanı olan Dersim, bir kez daha devrimcilerin kanıyla sulandı. Dersim denilince akla direniş ve karşı koyuş gelir. Bu kez de öyle oldu. Mercan Vadisi’nde 17 MKP önder ve savaşçısı tereddütsüzce ölüme meydan okuyarak canlarını devrime feda etmekten çekinmediler. Onlar, işkencede, polis sorgularında, hapishane direnişlerinde, ölüm oruçlarında sınanmış MKP savaşçılarıydı. MKP Genel Sekreteri Cafer Cangöz, Genel Sekreter yardımcısı Aydın Hanbayat, MKP Önder kadro ve savaşçıları Alaattin Ataş, Cemal çakmak, Ali Rıza Sabur, Berna Ünsal, Okan Ünsal, Ersin Kantar, Taylan Yıldız, Gülnaz Yıldız, Kenan Çakıcı, Ökkeş Karaoğlu, Ahmet Perktaş, Çağdaş Can, İbrahim Akdeniz, Binali Güler, Dursun Turgut. Onları asla unutmayacağız.
Mercanlarda aramızdan sadece bedenleri ayrılan, kavgamızda daima yaşatacağımız MKP’li devrim savaşçıları, dost düşman hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, faşist Kemalist diktatörlüğün korkusu olmaya devam edecektir. Onların misyonunu beynine kazıyan binler, on binler silahlarını devralacak ve kavgayı daha ileriye taşıyacaktır. Buna en başta silah elde düştükleri topraklar şahittir. Buna ülkemizin dağları tanıktır. Buna ülkemizin mücadele meydanları, savaş alanları, hapishanelerdeki direniş mevzileri tanıktır. Devrim mücadelesinde her kayıp büyük kazanımlarını kendi bağrında taşır. Devrimlerin yasası böyledir. Devrim yasaları bedeller ödeme pahasına ülkemiz topraklarında yazılmaya devam edecektir. Her bedel, yarattığı direniş ve savaş geleneğiyle varolmuştur. 17’lerin kaybı devrim mücadelesinde önemli bir büküntü olabilir. Ama asla unutulmasın ki, her büküntü devrim mücadelesi karşısında aşılmaya mahkumdur.
17’ler devrim mücadelesinde oynadıkları rolle, yüklendikleri misyonla, yerine getirmeye çalıştıkları devrimci görevle, gösterdikleri yüksek cesaret ruhu ile ölümsüzleştiler. Onlar devrim mücadelesinde 17 cesaret abidesi olarak yaşayacaklar.