Home » İBRAHİM KAYPAKKAYA KATLEDİLİŞİNİN 50. YILINDA ÇORUM’DA MEZARI BAŞINDA ANILDI
Çorum Anma

İBRAHİM KAYPAKKAYA KATLEDİLİŞİNİN 50. YILINDA ÇORUM’DA MEZARI BAŞINDA ANILDI

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya Çorum’daki mezarı başında anıldı.

Faşist Kemalist diktatörlük tarafından 18 Mayıs 1973’te 90 gün süren işkencelerin ardından katledilen Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın ölümsüzlüğünün 50. yılındayız.
İbrahim Kaypakkaya’nın Çorum’un Sungurlu ilçesi Karakaya köyünde bulunan mezarında Partizan tarafından anma yapıldı.

Anma İbrahim Kaypakkaya şahsında devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için saygı duruşuyla başladı.

Saygı duruşunun ardından Partizan açıklaması okundu. Açıklamada şunlara yer verildi;

18 Mayıs günü Türkiye devrimci hareketi için İbrahim Kaypakkaya’nın, Haki Karer’in ve Diyarbakır zindanında Dörtlerin ölümsüzlüğe uğurlandığı önemli günlerden biridir. Katlederek onları yok edeceğini sanan devlet her 18 Mayıs’ta İbrahim’in, Haki’nin, Dörtlerin büyük direnişinin ateşinin yanmakta olduğunu görüp tam bir kinle saldırmaktadır. Bu direniş ateşi her şeye rağmen yanmaya devam ediyor. Kitleler üzerindeki sömürü ve baskı sürdükçe kurtuluş umudunu bayraklaştıranların direniş ateşi biz onları yok edene kadar egemenleri korkutmaya devam edecek.

Son 1 Mayıs’ta aynı korkuyla karşılaştık. 18 Mayıs yaklaşırken İbrahim Kaypakkaya’nın siluetinin yer aldığı flamaları taşıdıkları için 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının mücadele gününde saldırıya maruz kalan Partizan kortejinin karşı koyuşu ve bu direnişle gösterilen devrimci dayanışma düşmanın korkusunun haksız olmadığını göstermiştir. İbrahim’in fikirlerinden korkmaya devam edenler bu fikirlerin vücut bulduğunu gördükçe, yayıldığını fark ettikçe daha da korkacak ve hiç kuşkusuz saldırısını artıracaktır. İlan ediyoruz ki bu saldırılardan çekinmiyoruz. İbrahim’in yükselttiği bayrağı düşürmeyeceğiz. O bayrağı hak ettiği yere dikmek için ondan öğrenmeye, onu yaymaya devam edeceğiz.

İşkencede katledilişinin 50. yılında İbrahim devrimci savaşın en önünde yer almaya, fikirleri ile yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Feodalizmi, komprador kapitalizmi ve emperyalizmi devrimimizin önündeki en büyük engeller olarak tanımlayan İbrahim devrimden çıkarı olan kitleleri de buna göre tanımladı. İşçi sınıfının çıkarlarını temel almakla birlikte İbrahim devrime ihtiyacı olan tüm kesimleri kapsayan bir devrim programı oluşturmaya çalıştı. En geniş halk yığınlarına dayanan bir mücadele ve nihayet işçi sınıfının çıkarlarına uygun hedefler belirleme çabasına girerek bugüne değin düşmana korku salan bir hat yarattı. Bu çizgi işçi sınıfının çıkarlarını temel aldığı ve geniş yığınların devrim ihtiyacına doğrudan karşılık geldiği için uzlaşmaz bir karakterdedir. Uzlaşmaz nitelikteki karakteriyle bu çizgi keskin bir tavrı, açık bir devrimci yönelimi ve yıldırıcı bir hareket biçimini içermektedir.

İbrahim Kaypakkaya Türkiye toplumunun bütün temel sorunları hakkında net görüşlere sahiptir. Savunulsun ya da savunulmasın bu görüşlerin ilhamı Marksizm, Leninizm, Maoizmdir. Türkiye devrimini proleter dünya devriminin bir parçası olduğunu savunan İbrahim uluslararası komünist hareketin tüm birikiminden ve deneyiminden yararlanmak konusunda açık bir cürete sahiptir. Oportünist, revizyonist anlayışların teşhirine özel önem göstermesi dayandığı bu birikime ve deneyime bağlılığının bir sonucudur. Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünya çapındaki etkisini Türkiye topraklarında bir partinin kuruluşuna kadar vardırırken de o enternasyonal bilince sahip olduğunu göstermiştir.

Ezilen ve bağımlı ulusların kurtuluş mücadelesine verdiği önem herkesin malumudur. Bu özelliğinin bir kaynağı da ülkemizdeki çok uluslu toplumsal yapı ve özel olarak Kürt ulusunun uğradığı haksızlıklardır. O, devrimin somut sorunlarıyla, toplumun gerçekliğiyle doğrudan bağ kurmak konusunda öğretici bir tutuma sahiptir. Kürt ulusunun tam hak eşitliğini ulusun devlet kurma hakkı temelinde yorumlayan İbrahim bu konuda Lenin’in sunduğu perspektife dayanıyordu. Bugün halen somut bir sorun olarak devam eden Kürt ulusal sorunu özgürce ayrılma hakkının gasp edilmesi sorunudur. Birlikte yaşamanın özgürce ayrılma hakkını içermek zorunda olduğunu inkâr edenlerle bu sorunun çözülemeyeceği açıktır.
İbrahim yükseklere çektikleri bayrağın “proletaryanın kızıl bayrağı olacaksa onun kızıllığını bozan bütün lekeler(den) ciddi ve titiz bir çabayla” arındırılması gerektiğini söylediğinde bize taşıdığımız fikirlerin berrak olması gerektiğini de söylemiş oluyordu. Biz onu bayraklaştırdığımızda yükseklere saf bir direnişi, kurtuluş umuduna tam bir bağlılığı, uzlaşmaz bir mücadeleyi çektiğimizi biliyoruz. Her mayısta, sadece mayıslarda değil mücadelemizin her gününde bu bayrak ellerimizde olacak.

İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür,
Şan Olsun Devrimimizin Öncü Bayrakları.

Anma boyunca “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya”, “Faşizme İsyan Halka Önder Partizan”, “Kahrolsun Faşist Kemalist Diktatörlük” sloganları atıldı.

Komünist önderin mezar başındaki anma ezgi ve marşlarla sona erdi.