Tutsaklarla Dayanışma İnisiyasifi (TDİ) infaz yakmalara, yayın ve görüşçü yasaklarına son verilmesi için Bakırköy Kadın Hapishanesi önünde açıklama yaptı.
“Tutsaklara dayatılan baskı ve işkenceye varan uygulamalara birlikte dur diyelim!” diyerek tutsakların dışardaki sesi olma çağrısı yapıldı. “İnfaz Yakmalara, Yayın ve Görüşçü Yasaklarına Son” pankartının açıldığı eylemde sık sık, “Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük”, “Tecrit Öldürür Dayanışma Yaşatır” sloganları atıldı.
Basın açıklamasına Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) vekilleri Cengiz Çiçek ve Kezban Konukçu da eyleme katılarak destek verdi. Cengiz Çiçek söz alarak “İdare ve Gözlem Kurulları kendi çocuklarını iyi halden serbest bırakırken zindanlardaki devrimcileri sürekli iyi halli olmamakla suçlayıp infaz sürelerini uzatmaya çalıştı. Bakın bu bir tuzak. Yeni anayasa tartışmalarında da aynı tuzakla karşı karşıyayız. İdarenin gözlem kurulu talimatla hareket eden, aynı ülkedeki tüm kurumlar gibi iktidarın talimatıyla hareket eden bir kurul haline gelmiştir.” dedi.
Konuşmanın ardından TDİ Sözcüsü Elvan Özerli basın açıklamasını okudu.
TUTSAKLAR ‘TECRİT VE ÖLÜM’ SARMALI İÇERİSİNE HAPSEDİLDİ
Hapishanelerde hak ihlallerinin arttığında dikkati çeken Özerli keyfi nedenler ile siyasi tutukluların infazlarının yakıldığını söyledi. Özerli, “15 Temmuz Darbe Girişimi ardından ilan edilen OHAL ve pandeminin bahane edilerek hapishanelerdeki hak ihlalleri en üst boyuta çıkarılırken tutsakların dışarıyla olan her türlü iletişim kanalı kısıtlandı ve tutsaklar üzerindeki tecrit hiç olmadığı kadar derinleştirildi. Hapishanelerde her türlü baskı, tecrit, işkence ve kötü muamele uygulamalarını arttıran devlet, infaz erteleme ve yakma politikası ile, iletişim ve görüş yasakları ile hukukun hiçbir biçimde işlemediği bir düzeni hâkim kılmaya çalışılarak tutsaklar ‘tecrit ve ölüm’ sarmalı içerisine hapsedildi” dedi.
YÜZLERCE TUTSAĞIN İNFAZI YAKILDI
Yüzlerce siyasi tutsağın keyfi nedenler ile infazının yakıldığını söyleyen Özerli, “1 Ocak 2021 yılında 5275 sayılı Kanunun 89’uncu maddesine istinaden hazırlanan yönetmeliğin yürürlüğüne girmesi ile birlikte, tutsakların hapishanede kalma sürelerinin uzatılma yetkisinin hapishane idarelerinin inisiyatifine bırakıldı. Hapishanede kalacağı süreyi tamamlayan tutsaklar hapishane gözlem kurulunun kararı ile tahliye edilmeyerek içeride tutulmaya devam ediliyor. Verdikleri kararlarda bu kadarına da pes dedirten gerekçeler sunuluyor. ‘İmam ile görüşmediği, fazla kitap okuduğu, suyu veya elektriği tasarruflu kullanmadığı, Kürtçe türkü söylediği, pişmanlık göstermediği, koğuşta bulunan insanlarla çok konuştuğu ve ailesinden birisinin tutuklu olması’ gibi sudan sebeplerle iyi halli olmadığı söylenerek yüzlerce tutsağın infazı ya ertelendi ya da yakıldı” diye belirtti.
HABER ALMA HAKKI YOK SAYILIYOR
Hapishanede kalan tutsakların en temel insan hakkı olan haber alma hakkı gasp edildiğinin altını çizen Özerli,” Tutsakların izledikleri televizyon kanallarını hapishane idareleri belirliyor. Bu kanalların tamamı iktidar yanlısı yayın kanallarından oluşuyor. Muhalif hiçbir kanalın izlenmesine izin verilmiyor. Daha önce sorunsuz bir şekilde hapishaneye alınan gazete ve dergiler ‘Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez’ kararları ile hapishaneye alınmıyor. Bu karardan dergilerin muaf olmasına rağmen keyfi olarak bunlarda hapishaneye alınmıyor. Böylece tutsaklara sadece iktidar yanlısı yayın yapan yazılı ve görsel yayınlar dayatılıyor. Fiziken yalnızlaştırılan tutsaklar bu yolla bir de ideolojik olarak kuşatma altına alınmak isteniyor” diye belirtti.
GÖRÜŞÇÜ HAKKI ENGELLENİYOR
Tutsakların görüşçü hakkının engellendiğini söyleyen Özerli, “Hapishanelerde yaşananlar yetmiyormuş gibi bir de tutsak yakınlarının görüşe gitmeleri engelleniyor. Görüşçü olmak isteyen tutsak yakınları ilk önce güvenlik soruşturmasına tabi tutuluyor. Yapılan soruşturma sonucu keyfi nedenlerle görüşçü olmaları yasaklanıyor.” Dedi.
‘TUTSAKLARIN DIŞARIDAKİ SESİ OLALIM’
Açıklamanın sonunda tutsakları sahiplenmek gerektiği vurgulanarak “Tutsak aileleri, yakınları, yoldaşları olarak bir kez daha söylüyoruz: Tutsakların tecrit duvarlarının arkasına gömülmesine ve tüm yaşamın hücreleştirilmesine izin vermeyeceğiz! Disiplin cezaları, sürgün sevkler ve yasaklarla susturulmaya çalışılan tutsakların dışarıdaki sesi olalım! Tutsaklara dayatılan baskı ve işkenceye varan uygulamalara birlikte dur diyelim!” denildi.