Home » “Doğanların hesabı birgün mutlaka sorulacak”
Doğan Altun

“Doğanların hesabı birgün mutlaka sorulacak”

Yılgınlığın, umutsuzluğun “kabuğuna çekilmenin” revaçta olduğu en zor dönemlerde yaşlı bedeniyle eylemlerin hep önünde yer alan, kendini  hiçbir  şeyden  sakınmayan  Elif Ana’ydı  O.

Elif  Külekçi oğlunun  mücadelesini  sahiplenmiş, kavgada omuzdaş, yoldaş olmuştu oğluyla.

Elif Ana, 12 Nisan 1998’de Maraş’ta türkülerle uğurlanırken sonsuzluğa, Tokat dağlarından oğlundan  ve  yoldaşlarından  yükselen  türküler  de geliyordu  kuşkusuz  kulağına…  Nisan’da  uğurlanmıştı  Elif Ana. Yine  bir  yıl  sonra  Nisan  ayının 14’ünde iki yiğit Partizan yiğitçe düşüyordu toprağa…

Doğan Altun  ve  Seyit Külekçi yaşadıkları  gibi;  beraberce  ağız  dolusu  gülüp,  beraberce  kederlere  yelken  açtıkları  gibi,  beraberce kucaklıyorlardı ölümü…

Seyit Külekçi ; 1961 Maraş Elbistan Gücük Köyü doğumludur. Ailesiyle göç ettiği Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde tanışır Proletarya Partisi’nin düşünceleriyle. İşçilerin arasında da, askeri faaliyetlerde  de durmaksızın koşturandı O. Tutuklandığında  1996  ÖO.  direnişçisi  olarak TKP/ML temsilcisi olma onurunu taşıdı. 7 yıllık tutsaklığın ardından özlemini duyduğu gerillaya katılmanın  arzusunu gerçekleştirmişti.  Birlikte ölümsüzleştiği  Doğan Altun’u  da  ailesinin  dilinden dinleyelim.

Dogan Altun'un anne ve babası

Dogan Altun’un anne ve babası

Bize  Doğan  Altun’un  yetiştiği  koşullardan bahseder misiniz?

Annesi: Erzincan  Tercan’a  bağlı  Kızılmağara  köyünde  doğdu.  İlkokulu  köyde  okudu, sonra lise bire kadar Çayırlı diye bir yer var orada yatılı okudu. Sonra devam etmedi, lise birden sonra bıraktı. Sonra İstanbul’a Soğanlı Mahallesine göç ettik. Burada çeşitli işlerde çalıştı.

Kişiliğinde hangi özellikler ön plana çıkıyordu?

Annesi: Canlı  ve  neşe  doluydu,  espriliydi. Arkadaşları arasında çok sevilirdi, anlaşırdı herkesle.

Peki devrimci düşüncelerle ne zaman tanıştı?

Annesi: Askerden  geldikten  sonra  tanıştı. Arkadaşları gelir giderdi. Sonra baktık derneklere,  eylemlere gidiyor  geliyor,  o  zaman  anladık. Kardeşlerine anlatıyordu, onlar biliyorlardı. Bize  de  anlatmaya  başlamıştı  ama  çok  kalamadı sonra. Biraz daha fazla kalsa daha çok şey öğrenirdik ondan.

Babası: Tabi ki kendisi gönüllü olarak gitti, biz bunu biliyoruz. Kimse Onu alıp zorla götürmedi.  TC’nin  baskıları  ve  zulmüne  karşı  gitti yoldaşlarıyla birlikte.

Gerillaya  katılacağını  size  söylemiş  miydi?

Kızkardeşi: Tabi tabi. O sürekli gideceğim diyordu.  Ben  de  anneme  babama  söylemiştim bunu.

Babası:  Gitmeden  önce  burada  Cağaloğlu’nda    sanırım  korsan  bir  gösteriye  katılmıştı. Sonra polisler buna saldırdığında birinin kafasına  vuruyor  Doğan. Ama  bayağı  işkence  etmişlerdi.

Annesi: Göstermiyordu  bile,  hiç  söylemiyordu bize.

Kızkardeşi: Sırtına bakmak için odanın içerisinde kovalamıştık O’nu.

Sizinle ilişkileri nasıldı?

Babası:  Benimle birlikte çalışıyordu bir ara. Aksaray’da otel inşaatı yapıyorduk. Ben yanımda çalışan ustalara, amelelere bağırdığımda gelir bana  karşı  koyardı.  “Ne  bağırıyorsun,  adamlar çalışıyor” derdi.

Bana  karşı  saygılıydı,  ama düşüncelerini ifade ederdi.  Bir gün kardeşiyle geldiler.  “Biz  seninle  çalışmıyoruz”  dediler,  işi bıraktılar. Haksızlığa gelmiyordu gerçekten, kime  yapılırsa  yapılsın  karşı  çıkıyordu.  Köyler arası  yapılan  futbol  turnuvalarında  çok  başarılıydı.  Arkadaşları  O’na  “Maradona”  adını  takmışlardı. Çalışmayı severdi, yılmazdı çalışmaktan.

Şehit düştüğü haberini nasıl aldınız?

Babası:  Televizyonda  adı  söylenmiş,  Tokat’ta şehit düştü diye. Bizi tanıyanlar aradı, sizin oğlunuz mu diye.

Cenazeyi  almaya  gittiğinizde  herhangi bir baskıyla karşılaştınız mı?

Babası:  Cenazeyi  almaya  gittiğimizde  çok büyük  baskılarla  karşılaştık.  Neredeyse  bizi  öldürmeye  çalıştılar.  Ama  o  yoğun  baskıya  rağmen yine de bizle gelen arkadaşlar, tabi herkesin emeği var da, çok soğukkanlı davrandılar. Savcılığa  gittiğimizde  bana  fotoğraflarını  gösterdiler. Ben tanıdım, evet bu benim oğlum, ben babasıyım  dedim.  Morga  götürdüler  sonra.  Cenazelerimizi  gördük.  Seyit’i,  Doğan’ın  üstüne  atmışlardı.  İnsanlık  dışı  uygulamalar  vardı.  Tabi ben o zamana dek inanamıyordum, belki kimliği ele geçti, O değildir diye düşünüyordum. Görünce  tanıdım  tabi, kabullendim.  Vücuduna  işkence yapılmıştı. Ben babası olarak TC’nin yaptığı tüm baskıların karşısındayım, oğlum için canımı  feda  ederim.  İşkence  nedeniyle  AİHM’e dava götürdüm.

Tabi  bizi  saatlerce  uğraştırdılar,  iş  bir  türlü bitmiyor. Sonra biz hastanenin karşısındayız, gidip cenazelerimizi alacağız, hastane önüne 200-300 kişi geldi, faşistler yığıldılar, slogan atıyorlardı.  Biz  diyoruz  bu  adamları  dağıtın  diye.  Ne savcılık  ne  askeriye  gidip  bir  şey  yapmadı.  Biz dedik  biz  gidip  alacağız  ne  olursa  olsun.  Cenazeleri alırken bize küfretmeye, slogan atmaya ve bizi  taşlamaya    başladılar. Arabaların  camlarını aşağıya  indirmeye  başladılar.  Tabi  devlet  tezgahlamıştı  bu  oyunu.  Kim  evinden  kalkıp  gelir oraya?  Sivil  faşistleri  kendi  elleriyle  getirdiler, bizim  gözümüzü  korkutup  baskı  yapmak  için. Yolda sürekli peşimizdeydiler. Yolda askeriyeye bu faşistleri söylediğimizde bize “Siz de çocuklarınızı  gerillaya  göndermeyin”  diyorlardı.  İstanbul’un girişinde bizi durdurdular, Doğan Sarıgazi’ye gömülmek istiyordu. Orada seçim mitingleri var bahanesiyle bırakmadılar. Kocatepe Mezarlığına defnettik biz de. Sonra üzerinden 3-4  ay  geçince  ikisini  birden  alıp  Sarıgaziye  defnettik. İsteklerini yerine getirdik yani.

Peki  son  olarak  okurlarımıza,  mücadele arkadaşlarına iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Babası: Çok  dikkatli  olsunlar,  tabi  partiye bir şey olursa bir zarar gelirse biz her zaman çok üzülürüz, çok acı çekeriz. Çocuğumuzun mücadelesini destekliyoruz, tabi onlar da bizim çocuğumuzdur,  onlar  da  bizim  evladımızdır.  Doğan’lar işkence gördü, öldürüldü. Tabi yeri doldurulacak  ama  bir  gün  mutlaka  hesabı  sorulacak. Buna olan inancımız bitmeyecek.

Annesi: Hepsi birbirine sahip çıksın, kollasın, gözetsinler. Buradan hepsini kucaklıyorum.

9-22 Nisan 2004 Yeni Demokrasi yolunda İşçi Köylü gazetesinden alınmıştır.